Ebeveynler veya çocuğun bakımından sorumlu kişiler, bir çocuğu yetiştirmek için çok fazla çaba harcarlar. Maddi-manevi yük, kaygı, korku, yetersizlik duygusu, ebeveyn olarak başarısız olma kaygısı hep çocuklarımız için en iyisini istediğimizdendir. En iyisini isteme nedenimiz ise onun hayatta mutlu ve huzurlu olmasını sağlamaktır.
Dislektik çocukların öğrenme yolları diğer çocuklardan farklıdır. Bu yöntemlere öğrenmelerine izin vermek ve tüm okul çalışanlarının bu öğrenme biçimlerini tanıması için bilgilendirilmiş olmaları hayati önem taşımaktadır. Disletik öğrencilere yönelik öğretim yöntemlerinin geliştirilmesi ve öğretimin yapılandırılması, okul çalışanlarının (hizmet içi) eğitimlerinde yer alması gereken önemli bir çalışmadır.
Bir kişinin yaşından, zeka kapasitesinden ve eğitim düzeyinden beklenenden daha düşük olan yazma yeteneği, yazma bozukluğudur. Bu bozukluk nörolojik veya duyusal bir eksikliğe bağlı değildir ama kişinin okul performansını etkiler ve günlük yaşamda yazmayı gerektiren durumlarda bozukluklara yol açar. Yazma bozukluğu yaşayanlarda heceleri kötü yazma, yazım ve işaret hataları yapma ve bozuk el yazısı görülür.
Ebeveyn olarak çocuklarımız hakkında sürekli endişeleniyoruz. Can verdiğimiz bu küçük insanları korumak doğamızda var. Tabii ki aynı döngü büyüdüklerinde de devam ediyor. Ergenlik dönemi özel bir yer tutuyor. Çocuklarımız büyüdükçe sevinçlerini, üzüntülerini, hayal kırıklıklarını görüyoruz.
“Ailemden büyük destek gördüm. Ailem bana her zaman moral verdi ve devamlı olarak destekledi öyle ki su üzerinde yürüdüğümü sanıyordum.”
Güç ayarlarını açın! Hepimiz müziklerin rahatlatıcı olabileceğini biliyoruz. Ancak araştırmalar, aynı zamanda güçlendirici olabileceğini öne sürüyor. Yüksek sesle, bas ağırlıklı şarkı dinlemek, insanları daha güçlü bir zihin çerçevesine sokma eğilimindedir.
“Ailemden büyük destek gördüm. Ailem bana her zaman moral verdi ve devamlı olarak destekledi öyle ki su üzerinde yürüdüğümü sanıyordum.”